Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) ve Türk Seramik Derneği’nin işbirliğinde düzenlenen Seramik Kongresi Korel Termal Otel’de düzenlenen törenle başladı.
Açılış töreninde bir konuşma yapan Kongre Düzenleme Kurulu Başkanı ve AKÜ Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Taner Kavas, kongrelerin bilim insanları ve sektör temsilcilerini bir araya getiren organizasyonlar olması nedeniyle önem taşıdıklarını belirtti. Kavas, “Bu toplantılar da elde edilen bilgi birikimlerini paylaşımı ile birlikte gelecekte şekillenecek iş birliklerinin temelleri atılabilir” dedi. Kongrede 76 sözlü ve 47 poster sunumunun yer alacağını kaydeden Kavas, “Ayrıca Osman Menteş ve Kim Yong seramik sanat gösterisi kongrenin 2. günü tam gün boyunca gerçekleştirilecektir. Diğer yandan ülkemizin seçkin seramik sanatçılarının katılımı ile oluşturulan seramik sergisinin açılışı da bu akşam yapılacaktır” diye konuştu. Kavas, kongrelerde sunulan bildirilerin bilim kurulu aracılığıyla seçilerek değerlendirileceğini ifade ederek, “Diğer yandan bugüne kadar gerçekleştirilen kongrelerden farklı olarak ilk kez, kongremize gönderilen bildiler, oluşturulan bilim kurulu aracılığıyla seçilecek ve tam metni gönderilmiş bildiriler yayınlanmak üzere SCI kapsamındaki taranan Seramik International ve Materials Characterization dergilerinde basılmak üzere ilgili dergilerin yayın kurullarına gönderilecektir” şeklinde konuştu.
Seramikler on binlerce yıl insanlığın bir parçası oldu
Türk Seramik Derneği Başkanı Tolun Vural ise yaptığı konuşmada dernek hakkında bilgiler verdi. Vural, “Dernekler yasası doğrultusunda gerekli işlemlerin tamamlanmasına takiben 1990 tarihinde derneğimizin kurulması için resmi izin alınmıştır. İlk genel kurul kurucu üyeleriyle birlikte 3 Mayıs 1990 tarihinde tüzük gereği yönetim kurulu, diğer organlar ve alt bölümler oluşturulmuş, aşamalar kaydedilerek bugünkü seviyeye ulaşılmıştır. Kurucu üyeler dahil tüm organlarda seramik sanatçıları, seramik üretimi veren eğiticiler, seramik endüstrisinde ve üretiminde görev almış tüm seramikçileri bir araya getirerek amaçlayan derneğimiz çok geniş kapsamlı bir güç ve dayanışma oluşturması öngörülerek yola çıkılmıştır” dedi. Vural, “Derneğimiz ülkemizde seramik konusunda her yönüyle geliştirilmesini ve etkinliğinin artmasını sağlamak, seramikçiler arasında iletişim kurulması, yurt içinde ve yurt dışındaki gelişmelerden, bildirilerden süratle haber almasını amacıyla kongre, seminer, konferans, panel, sergi ve benzeri ve toplantılar düzenlenmesi, mesleki yayınlar, bülten, dergi ve bildiri hazırlanması, üyelerimiz ve seramik alanındaki sorunların tespiti, çözüm aranması ve gerektiğinde ilgili kurum ve kuruluşlar ile girişimlerde bulunulması gibi hedeflere sahiptir” diye konuştu. Vural Türk Seramik Derneği’nin Avrupa Seramik Derneği, Uluslararası Seramik Federasyonu, Uluslararası Emvaye Enstütisi ve Avrupa Emvaye Otoritesi üyesi olduğunu da ifade etti. Seramiklerin on binlerce yıl insanlığın bir parçası olduğunu anlatan Vural şunları söyledi:
“Seramikler on binlerce yıla yakın insanlığın bir parçası olmuştur. Onların estetik ve fonksiyonel karakteristikleri günlük yaşamamızın bir vazgeçilmez bir parçasıdır. İleri seramikler adlandırılan malzemelerden yapay kemikler diş implantları günümüzde çok yaygın olarak kullanılmaktadır. Dünyada alternatif enerji kaynakları kullanımına yönelik eğilimleri ileri seramik alanında büyüme yönünde başlıca bir etki yapmaktadır. Bu nedenle ileri seramikler alanında araştırma ve geliştirmeler büyük önem kazanmıştır. Derneğimizin düzenlediği kongreler aracılığıyla yoluyla bu konu ile ülkemizde bilgi paylaşımı açısından büyük katkısının olacağını düşünmekteyiz.”
Zafer Teknoparkında sona gelindi
AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak ise üniversite olarak hedefledikleri konularda öğretim üyeleri, öğrenciler ve Afyonkarahisar halkı ile bir bütün olarak gerçekleştirme çabası içinde olduklarını vurguladı. Solak, “Afyon Kocatepe Üniversitesi olarak ilimiz, bölgemiz ve milletimizin tüm diğer paydaşları ile birlikte hedeflediğimiz konularda öğretim üyelerimiz, öğrencilerimiz ve değerli Afyonkarahisar halkı ile bir bütün olarak gerçekleştirme çabası içerisindeyiz. Bu sayede bölgesel, ulusal ve uluslararası düzeyde iyi olma yolunda kararlı adımlarla ilerlemekteyiz” dedi. Solak, AKÜ’nün bilimsel faaliyetlerde önemli roller üstlendiğini ifade ettiği konuşmasında şu bilgileri paylaştı:
“Paydaşlarımıza verdiğimiz eğitim, bilimsel ve kültürel destekler ile ülkemizin aydınlık yarınlarına taşınmasına olan etkin katkımızı her alanda sürdürmeye devam edeceğiz. Günümüze kadar pek çok ulusal ve uluslararası katılımlı organizasyonlara ev sahipliği yapan üniversitemiz bilimsel faaliyetlerde de son derece aktif roller üstlenmektedir. Bu kapsamda Türk Seramik Derneği ile ortaklaşa düzenlediğimiz 9. Uluslararası Katılımlı Seramik Kongresi’nin ilimizde üçüncü kez gerçekleştirmenin gurur ve sevincini paylaşıyoruz. Kongre süresince ülkemizin çeşitli illerinden gelen seramik sektörü temsilcileri, bilim insanları ve seramik sanatçılarımız fikir alışverişinde bulunacak, yenilikçi fikirleri paylaşacaklardır. Yine kongre sırasında üniversitemizin güzel sanatlar fakültesi öğretim elamanlarının hazırladığı seramik sergisini de tüm kongre katılımcılarının beğenisine sunulacaktır.”
AKÜ olarak Zafer Teknopark çalışmalarında sona geldiklerini ifade eden Solak, “Artık Sayın Başbakanımızın masasına kadar intikal etti. İmzalandıktan sonra açılacak olan teknoparkta her alanda olduğu gibi seramik ile ilgili de İnovatif çalışmalar, yeni ürün ve üretim çalışmalarına da yer ve imkan verileceğini duyurmak istiyorum” diye konuştu. Solak, teknoparkın kurulması ile ilgili olarak son imzanın da atılması ile birlikte bir aya kadar tabelayı asmayı beklediklerini de sözlerine ekledi.
Üniversitelerin fonksiyonu eğitim, araştırma ve topluma değer üretme
Açılış konuşmalarının ardından Yükseköğretim Kurulu Üyesi (YÖK) Prof. Dr. Hasan Mandal, “Küresel Eğilimler, Araştırma-Teknoloji Geliştirme-İnovasyon Ekosistemimiz, Seramik Sektörü Açısından Değerlendirme” başlıklı bir sunum yaptı. Mandal konuşmasında yükseköğretim kurumlarının görevleri arasında 3 temel fonksiyon olduğunu belirterek, “Yükseköğretim kurumları bu fonksiyonları yerine getirmeye çalışan yapılardır. Doğal olarak öyle olması gerekiyor. Bunlar, eğitim ve araştırma ile topluma değer üretmedir” dedi. Mandal, “Yaptığımız konuşmalar, toplantılarımız, yaptığımız çalışmalar, araştırma çalışmalarına değer üretme zincirinin bir parçasıdır. Böyle baktığımız için esasında Yükseköğretim Kurulunun kendi görevlerini yerine getirebilmesi demek, bu üç fonksiyonu yerine getirebilmesi demektir” diye konuştu. Üniversitelerin araştır yapıp yapmadıklarının anlaşılması için bakılması gereken noktanın bilgi üretimi noktası olduğunun altını çizen Mandal, “Bunun da değişik araçları vardır. Bu araçlar arasında yayın yapmak veya fikrin modele dönüşme sürecidir. Bu ve benzeri konferanslar bu işe yarar. Üniversitelerin bilgi üretiyor olması lazım” ifadelerini kullandı.
Yükseköğretim bilginin transferidir
Üniversite eğitiminin lise eğitiminden farklı olduğunu ifade eden Mandal, “Üniversiteyi konuşuyoruz. Yükseköğretimi konuşuyoruz. Dolayısıyla bilginin transferini konuşuyoruz” dedi. Mandal şunları kaydetti:
“Esasında eğitim sürecinde, bilginin transfer edilebileceği iki yöntem var. Ya, var olan bilgi transfer edilir, ya da yükseköğretim konularını konuştuğumuz zamanda üretilen bilgi transfer edilir. Dolayısıyla ancak bilginin transferi de üretilen bir bilginin olmasıyla mümkün. Dolayısıyla, her alanda olmayabiliyor ama bazı alanlarda en azından araştırma gerçekleştirilebilir. Ülkenin öncelikli gündemi arasında artık, üniversitelerin artık mutlaka, tep tipten kurtulması ve ihtisaslaşması konusu bulunmaktadır. Tabi bunun en son kısmı ise bu bilgiyi bir öğrenciye aktarıyoruz. Ön lisansta, lisansta, yüksek lisansta, doktorada her düzeydeki bilginin transferi söz konusudur ama daha da önemlisi, bu transfer edilen bilginin kullanım değerinin olmasıdır. Sadece bilginin üretilmesi, transfer edilmesi değil, onun bir değer zincirine dönüşmesi önemli. Onun da en önemli paydaşı, sektör noktasında ya da toplumun ilgili tüm paydaşlarıdır.”
Türkiye’deki üniversite öğrencisi sayısı bazı AB ülkelerinin nüfusundan fazla
Türkiye’de yükseköğrenime büyük bir talep olduğunu anlatan Mandal, “Türk yükseköğrenim sisteminde, bu gün 6 milyon öğrenci var şu an. Bakıldığı zaman bu rakam, Avrupa Birliğinin pek çok ülkesinin nüfusundan çok daha büyüktür. Bu bir fırsat mı, tehdit mi noktası her zaman tartışmaya açık. Yine Bolonya süreci kapsamında 8 ülkenin üye olduğu bir yapı var. Bu yapı da Rusya Federasyonu’ndan sonra ikinci büyük ülke öğrenci nüfusu açısından” diye konuştu. Mandal şöyle devam etti:
“Bu bizim elimizdeki ciddi bir potansiyelimiz ve fırsatımız. Talep artık geçmişte yükseköğretime erişim iken, şu an yükseköğrenime olan talep çok daha nitelik boyutunda artış noktasındadır. Yükseköğretim Kurulu da özellikle 2015 yılından itibaren kendi görev ve fonksiyonlarını yeni YÖK yaklaşımıyla sürdürme çabasında. YÖK’ün girdi süreçlerinden daha fazla, çıktı süreçlerini yönetmek noktasında çok daha büyük gayret ve çabası var. Bu yakın zamanda oluşturulan kalite kurulu yine buna büyük katkı vermek üzere oluşturuldu. Yine, dün açıklanan 64. Hükümet programına bakılırsa, yükseköğretimin yeniden yapılandırılması başlığında sürecin tamamen artık girdi sürecinden daha çok çıktı süreciyle değerlendirilmesi ve bununla ilgili yeniden değerlendirilmesi, onunla ilgili bir takım yapısal değişikliklere gidilmesiyle ilgili açık ve net başlıklar var. Bu bizi gerçekten sevindiriyor. Yani gelecek 4-5 yıl içinde bunları çok daha fazla konuşuyor olacağız. Bunlar, bizleri, mezunlarımızı ve öğrenci arkadaşlarımızı yakından ilgilendiren ve memnun edecek politikalardır.”
Üniversiteler ihtisaslaşacak
Yükseköğrenimde öğrenme ortamlarının değişmekte olduğunu ifade eden Mandal, “Bu her zaman konuştuğumuz bir konu. Nasıl değiştiriyor? Çünkü öğrenme yöntemi geçmişte çok daha öğretim üyesiyle hocayla öğrenci arasında ki dar bir sınıftayken, daha geniş ortamlara yayılabilen, dolayısıyla bir sınıf ortamının ötesinde konuşabileceğimiz bir noktada” dedi. Mandal, yükseköğretim kurumlarının çeşitliliğine dikkat çekerek, üniversitelerin ihtisaslaşacağını kaydetti. Mandal sözlerini şöyle noktaladı:
“Bunlardan da daha önemlisi, yükseköğretim kurumlarının çeşitliliği. Yine bu 64. hükümet programında net ve açık bir şekilde ifade ediliyor. Üniversiteler ihtisaslaşacak. Misyon farklılığı net olacak. Dolayasıyla şu andaki 193 yükseköğretim kurumu 185 üniversite tek tip yöntemle hem mevzuatla, hem de uygulama süreçlerinde değerlendirilmeyecek diye. Dolayısıyla, misyon farklılaşması sadece bir kamu üniversitesi ya da vakıf üniversitesi ötesinde bu çeşitlendirilebilir.”
Açılış konuşmalarının ardından kongreye verdikleri destek nedeniyle Türk Seramik Derneği Başkanı Tolun Vural tarafından Afyonkarahisar Valisi adına Vali Vekili Erhan Günay’a, YÖK Üyesi Prof. Dr. Hasan Mandal’a ve AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak’a plaket verildi.
Kongre açılış törenine YÖK Üyesi Prof. Dr. Hasan Mandal, Afyonkarahisar Vali Vekili Erhan Günay, AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak, Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Remzi Gören, AKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İsa Sağbaş, Türk Seramik Derneği Başkanı Tolun Vural, Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hüsnü Serteser, Afyonkarahisar Belediye Başkan Yardımcısı Sabri Demirkapu ile öğretim üyeleri ve sektör temsilcileri katıldı.